HOLOKOST GERÇEKLİĞİ VE “POZİTİF DİRENÇ”

"II. Dünya Savaşı Holokost zamanında, Naziler Çekoslavakya'yı işgal etmelerinin ardından burada bulunan Terezin şehrinde bir konsantrasyon kampı inşa ettiler. "Theresiensdadt" ismini verdikleri bu kampa çoğu sanatçı olan on binlerce Yahudi hapsettiler. Yaşam şartlarının son derece kötü olduğu, ilacın bile yasak olduğu bu kampta bazı besteciler direnerek beste yapmaya devam ettiler. Kampa hapsedilmeden evvel de yaşam alanları oldukça daraltılan, sanatlarının icra edilmesine izin verilmeyen bu besteciler arasında son derece parlak olan Gideon Klein, Viktor Ullmann, Pavel Haas vardı. Bu cesur ve ölümün içinde bile yaşamı seçmiş besteciler, eğitimleri süresince almış oldukları sıkı disiplinli müzik formasyonunu Terezin’deki Toplama Kampında çok güçlü bir pozitif dirence dönüştürebilmişlerdi. Eserlerini yakından incelediğimde, her üç bestecinin de kendilerini böylesine vahşet ve zorluklarla dolu bir ortamda tekrar tekrar her gün ve her dakika müzik yolu ile dönüştürebilmiş olduğunu gördüm.

Hem ailelerinden aldıkları, içinde büyüdükleri coğrafyanın da etkili olduğu disiplin, hem de ait oldukları müzik ekollerinin gerektirdiği sıkı disiplin, içlerinde var olan pozitif direnci keşfedip güçlendirmelerini ve kendi eşsiz müzik dillerini yaratmalarını sağlamış.

İnsan beyni her yeni birşey öğrendiğinde veya yarattığında, daha evvel aktif olmayan yeni bir alanı aktifleştirerek, bir genişleme haline geçer. Müzik dinlenirken, duyguların ve düşüncelerin, melodiler ve ritimler yolu ile aynı anda algılanmasını sağlayarak kişide bazı şeyleri tetikler, bu tetiklenme bedende de mutlaka hissedilir. Bir yorumcu olarak müziğin sağ ve sol beyni aynı anda harekete geçirerek seslendirilmesinin yanısıra daha da ileriye gidersek eğer, müziği yaratmak beynin birçok bölümünü aynı anda harekete geçirerek, beyinde yeni alanlar açar. Birçok duygu ve düşüncenin aynı anda devreye girdiği yaratıcılık yoluyla yaşanan bu süreç beyinde, belirgin bir genişleme sağlar. Yaratım sürecini, ne yarattığını ayrıştırıp bestesini anlayarak yapan bir besteci, yaşamına da büyük bir katkı sağlamış olur. Çünkü, bir kez olduğu yerden yaratıcılık yolu ile başka bir yere gitmeyi öğrenmiş ve bunu fark etmiş bir kişi artık, yaşamında da aynı yaratıcılığı kullanma yetisi kazanmıştır. Bu da, kişiye ciddi bir esneklik kazandırır.

Bir müzisyen ve müzik terapisti olarak, üzerinde çalıştığım eserler şu soruyu sormaya yöneltti beni: “Müziğin ve kendi müzikal yeteneklerimizin bize sağladığı pozitif dirence tutunup, kendi kendi pozitif direncimizi nasıl geliştirebiliriz?”

Renan Koen, pianist / besteci / soprano / müzikterapist www.renankoen.com

Renan Koen liderliğinde “Holokost Gerçekliği ve Pozitif Didenç” müzikterapi atölyesine katılmak isteyen okullar lütfen Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. adresinden veya 0212 229 26 33 nolu telefondan iletişime geçiniz.