ETKİNLİK ARŞİVİ

19. yüzyılın ilk çeyreğinde, Avrupa’da başlayan Haskala-Yahudi Aydınlanması ile Avrupa Yahudileri birlikte yaşadıkları toplumlara entegre olma, kendilerini ispatlama ve başarılı olma imkânları buldular. Spor da bu alanlardan biriydi. Ancak bu başarılara orantılı olarak antisemitizm ve ayrımcılık da yükseldi ve sporu ve sporcuları etkiledi. Bazı Avusturya spor kulüpleri Yahudileri kabul etmemeye başladılar. İstanbul’da bulunan, Avusturya kökenli Teutonia Kulübü, bu kısıtlamayı uygulamaya hazırlanırken bir avuç Yahudi sporcu Teutonia’dan ayrılıp 1895 yılında, İstanbul’da, dünyanın ilk Yahudi spor kulübü Israelitische Turnverein Constantinopel’i kurdular. 13 yıl sonra adını Maccabi olarak değiştiren bu spor kulübü, ilk önce jimnastik sonra da diğer dallarda hizmet vermeye başladı. Sporcular birçok başarıya imza attılar. Olimpiyatlarda Osmanlı İmparatorluğu’nu ilk kez temsil edecek takımda Selanikli bir Yahudi bulunmaktaydı.

1936 Olimpiyatları’nda Goebbels’in Yahudilerin oyunlara katılmasını engelleme çabalarına karşın Türkiye’yi temsil eden ekipte iki Yahudi sporcu bulunmaktaydı. Bu kitap, özellikle geç Osmanlı döneminden günümüze, Türkiye spor tarihinde Yahudi sporcuları tanıtmaya çalışmaktadır.

Bu kitap, özellikle geç Osmanlı döneminden günümüze, Türkiye spor tarihinde Yahudi sporcuları tanıtmaya çalışmaktadır.

 

 

500. YIL VAKFI TÜRK MUSEVİLERİ MÜZESİ’NDE FİLM AKŞAMLARI DEVAM EDİYOR

PORTEKİZ’İN KRİPTO YAHUDİLERİNİN TARİHİNE EPİK BİR BAKIŞ

500.Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi, 29 Mayıs Cumartesi akşamı 21:00’de Zoom ve Facebook üzerinden Portekiz Kripto Yahudilerinin 1496’dan günümüze hikayelerini temel alan "Sefarad" filmi ile takipçilerinin karşısına çıkmıştır.


Epik bir tarihsel drama olan Sefarad, Yahudilerin Portekiz Kralı D. Manuel'in Yahudiliği yasakladığı  ve onları sınır dışı ettiği 1496 yılından günümüze kadar süregelen hikayesini anlatıyor. Gerçek olaylara dayanan bu kapsamlı dönem filmi, varlığı ilk kez ancak 20. yüzyılda duyulan  küçük ve "gizli" bir  Yahudi topluluğuna ışık tutuyor. Portekiz’in ilk Yahudi sakinlerinin torunları olan bu topluluk yeryüzündeki son Yahudiler olduklarına inanarak nesiller boyunca tamamen izole bir şekilde yaşamış ve ancak 20. Yüzyılda Nazi işgali altındaki Avrupa'dan birçok mültecinin gelmesiyle farklı Yahudi toplumları ile ilişki kurmaya başlamışlardı. Böylelikle Portekiz bir kez daha canlı bir Yahudi merkezi haline gelmiştir.

Anlatıldığı üzere, Yahudi toplumu engizisyon ile birlikte ortadan kaybolmuşsa da, birçok köyde Kripto-Yahudilik canlı tutulmuştur. 20. yüzyılda Yahudilerin yavaş yavaş Portekiz'e dönmeye başladıkları dönemde küçük bir Aşkenaz Yahudi topluluğu Porto'ya yerleşir. Kısa süre sonra topluluğa kripto-Yahudiliği uygulayanları resmi Yahudiliğe geri getirmek için Yahudiliğe geçmiş Portekizli subay Barros Basto da katılır. Bu proje her ne kadar kahramanca olsa da istenen sonuca ulaşamaz.

500.YIL VAKFI TÜRK MUSEVİLERİ MÜZESİ ÇEVRİMİÇİ ETKİNLİLERİNE DEVAM EDİYOR!

Değindiği anlamlı konularla birçok çevrimiçi etkinliğe imza atmış olan 500.Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi, bu sefer de bir konseri evlerinize getirdi. Piyanist, besteci, soprano, müzik terapist, köşe yazarı Renan Koen, gerçekleştireceği “Holokost’u Anma / Uykudan Önce” adlı bu anlatımlı konserde, Holokost tarihine değindi ve Varşova Gettosu, Theresienstadt Gettosu-Toplama Kampında bestelenmiş olan müzik eserlerini icra ederken aynı zamanda bestecilerin kendi deyimiyle “Pozitif Direnç”lerinden de bahsetti. İstikrarlı bir yaratıcılığın gücünden ve bu gücün öncelikle bireyin kendisine ve daha sonra topluma olan yararlılığına olan katkısına, bir müzik terapisti bakış açısıyla aktardı.

Çağlar Mallı, ikinci uzun metraj filminde bizi dil ve kültür üzerinden bir seyahate çıkarıyor ve yok olmak üzere olan Sefarad Yahudilerinin Judeo-Espagnol dilini dünya üzerinde hala konuşan sayılı kişiyle görüşüyor. Sefarad olan Deniz Bensuan, ailesinin kültürünü ve dilini devam ettirebilmek üzere Sefarad Yahudileri'nin geçmişinin izlerini takip etmeye başlamasının ardından bu etnik topluluğun zorunlu göçler ve Holokost nedeniyle yaşadıkları zorlukların belgelerine rastlıyor. Belki de en belirgin özellikleri diaspora olan bu etnik topluluğun tarihini Türkiye’den başlayarak Yunanistan, Polonya, Portekiz ve her şeyin başladığı yer olan İspanya’ya kadar takip ederken Deniz, yolda kendi kültürünü ve hatta soy ağacını yeniden keşfediyor.

 Film: 18. İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali, Bilinmeyen Bilinenler Bölümü, Gösterim Seçkisi. 2019